*Ankara'da TSK'dan ihraç edilen genç teğmenlerin yaşadığı zorluklar, davalarının durumu ve yaşam mücadelesi dikkat çekiyor.* Saygı Öztürk, ihraç edilen teğmenlerin durumunu ele alarak, onların yaşadığı sıkıntıları ve davalarını takip etme çabalarını aktardı. Dönem birincisi Ebru Eroğlu hariç, diğer teğmenler davalarını takip etmek için ortak bir ev tutmuş durumda.
Teğmenler, Yüksek Disiplin Kurulu kararına karşı yürütmenin durdurulması ve iptali için dava açtı. Bu davaların sonuçlanması, onların göreve dönebilmesi için kritik bir öneme sahip. Ankara'da açılan davalarla ilgili olarak, hemen her gün avukatlarının ofislerine gidiyorlar. Ancak, bu süreçte moralleri bozuk ve çok da gidecek bir yerleri yok.
Teğmenlerden biri, köyde yaşayan annesi ve babasının TSK'dan çıkarıldığını bilmediğini ifade etti. Bu durum, ailelerin yaşadığı zorlukları ve teğmenlerin psikolojik durumunu daha da derinleştiriyor. Onları tanıyanlar, “Mustafa Kemal’in askeriyiz” demelerinden duydukları sevinci dile getiriyor. Ancak, henüz Piyade Okulu’na gidip kurslarını alabilmenin heyecanını bile yaşayamadılar.
Teğmenler, davalarını takip etmek için birlikte ev tuttular. Ancak, gelirleri olmadığı için 33 bin lira tutan kira ve evin yakıt ve aidatlarını ödemeleri oldukça zor hale geldi. Bu durum, onların maddi açıdan ne kadar zorlandıklarını gözler önüne seriyor. Bir iş insanı, bu durumu öğrendiğinde onlara yardımcı olmak istedi.
İş insanı, “Benim babam da eski Harbiyeli” diyerek aralarında bir sıcaklık oluştu. Ancak, teğmenler başlangıçta bu desteği kabul etmekte tereddüt etti. Sonunda utana-sıkıla bu yardımı kabul ettikleri öğrenildi. Bu durum, teğmenlerin yaşadığı zorlukların yanı sıra, toplumun dayanışma ruhunu da ortaya koyuyor.