Ömer Çelik, Harvard Üniversitesi yönetiminin CMES'de yapılan çalışmaları anti-semitizm olarak adlandırmasının, bilimsel düşünceye açık bir saldırı olduğunu belirtti. Çelik, bu durumun üniversitelerin ve akademik düşüncenin küresel düzeyde siyonist saldırganlığın hedefinde olduğunu vurguladı. Bu açıklamalar, akademik özgürlüğün korunması açısından büyük bir önem taşımaktadır.
Harvard Üniversitesi Ortadoğu Çalışmaları Merkezi (CMES) yöneticisi Prof. Cemal Kafadar ve yardımcısı Rosie Bsheer, anti-semitizm suçlamasıyla görevlerinden alındı. Ömer Çelik, bu kararın, akademik düşünceyi siyonistleştirmek isteyenlerin yeni bir saldırganlığı olduğunu ifade etti. Bu tür uygulamalar, akademik özgürlüğü tehdit eden ciddi bir durum olarak değerlendirilmektedir.
Çelik, Netanyahu ve şebekesinin saldırganlığının, soykırım suçlarının eleştirilmesini anti-semitizm olarak yaftaladığını belirtti. Bu durum, siyonizmin ifade hürriyetini 'köleleştirme' çabası olarak nitelendirildi. Harvard Üniversitesi'nde yaşanan bu olaylar, akademik çevrelerde geniş yankı buldu.
Ömer Çelik, siyonizmin insanlık düşmanı bir nefret siyaseti olduğunu ve gerçek anti-semitizmi temsil ettiğini vurguladı. Üniversitelerin siyonizme teslim olmasının, medeniyetin tüm kazanımlarını yok edeceği konusunda uyarılarda bulundu. Bu tür durumlar, akademik özgürlüğün korunması adına büyük bir tehdit oluşturmaktadır.
Çelik'in açıklamaları, akademik düşüncenin özgürlüğü ve bağımsızlığı açısından önemli bir tartışma başlattı. Siyonist saldırganlığın hedefi olan üniversiteler, bu tür baskılara karşı durmalıdır. Bu olaylar, akademik dünyada ifade özgürlüğünün korunması gerektiğini bir kez daha gözler önüne serdi.